Gerçek İslam
Gerçek İslami Bilgiler

Mehdi Gelecek Mi Tartışmasına Dair - Müslüm Zunluoğlu

Yahudilerin kurtarıcı olarak beklediği Üzeyr’i ve Hristiyanların kurtarıcı olarak beklediği İsa’yı, Mehdi adıyla İslam’da aramak biraz garip.. Sanki onlardan altta kalmamak için girdiğimiz rivayet yarışı neticesinde elde edindiğimiz tuhaf bir kazanım gibi.. Üstelik Mehdi inancının kökenine indiğimizde Şia’nın masum 12 imam inancıyla nasıl çakıştığını da elbette görmemiz gerekir.

Şia’ya başka zaman küfreden insanların Mehdi için onlarla aynı safta yer almaları da ayriyeten oldukça garip. Neticede herkes bir şeyler konuşuyor ama çoğu kimse ne konuştuğunun farkında değil.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, geçen gün katıldığı televizyon programında çok önemli söylemlerde bulundu. Mehmet Görmez, hakikatın kişilerin tekelinde bulunmadığından dini kurum ve müesseselerin kendilerini sorgulaması gereken noktalara, şahsi çıkar meseleleri için dinin yıpratılıp kullanıldığından toplumumuzun klasik Mehdi beklentilerinin etkilerine kadar birçok önemli konuda son derece çarpıcı açıklamalar yaptı. Bu açıklamaları büyük bir hayranlıkla karşılayıp şahsını takdir ettiğimi bildiririm. Ancak yine de ortalıkta sıcaklık kazanan bir tartışma yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı.

Mehmet Görmez – “hakikat benim avucumdadır” diyen yalan söylüyordur

Mehdi zamanın sonunda gelip bütün Müslümanları zulümden kurtaracak ve İslam’ı tüm yeryüzüne hakim kılacak mı?

Aslına bakarsanız bu sorunun cevabına dair Kuranda 1 tane dahi ayet yok. Fakat birçok hadisimiz var. Bu hadisleri büyük bir titizlikle incelediğimizde ise, özellikle metin yönünden bazı sıkıntılar barındıran ve bundan dolayı da ilahiyatçılarımızı Mehdi konusunda ikiye ayıran çeşitli tenkit edici noktalarla karşılaşıyoruz. Şahsi olarak ben de Mehdi meselesine mesafeli yaklaşanlardanım. Mehdi meselesine dair olumlu yaklaşım sergileyenleri de saygıyla karşılıyorum. Bu fikri ayrışmalarda söyleyeceğim, karşıdaki görüşe hoşgörüyle yaklaşmaktan başkası değil.

Mühim olan, aklımızda bulunması gereken bir başka husus ise şu. Hadisin altında Buhari’nin veya Müslim’in isimlerinin yer alması onu “yüzde yüz” doğru yapmaz. Bunu iddia etmek, Buhari’nin ve Müslim’in Sahihlerinin doğruluğunu Kuranın doğruluğuyla eş tutmak anlamına gelir. Nitekim Buhari ve Müslim’in hadislere yaklaşımını ele alırsak, birbirlerinin birçok hadisini tenkit edip kitaplarına almadığını da görmüş oluruz. O halde hadisin “metnini” sahih yapan kriter, öteden beri “kişisel görüş ve değerlendirmeler” olmuştur. Bundan hareketle en akılcı yorum, hadis metinlerini Kuran’a arz ederek yapılacak olan yorumlardıır diyebiliriz.

Yavaş yavaş toplayayım. Mehdi konusu, Yahudilik ve Hristiyanlık üzerinden Şia’ya; oradan da İslam dünyasına taşınan geleneksel bir anlayıştır. Yazımın başında söylemiştim, bu bahaneyle bir daha tekrarlayayım. Şia’yı pis ve necis olarak tarif edenlerin, onların günahsız imamlarını benimsemeleri ve iman esaslarından gibi görüp öyle iman etmeleri kabullenemez. Fıkhi ayrışmalarla dolu bir meseleyi iman esası kabul etmek, kendi gibi düşünmeyeni tekfir etmek için bahane üretmektir. Ve beraberinde tekfiri getiren hiçbir görüş isabetli görüş değildir. Biz kardeşiz. Mehdinin gelip gelmeyeceği konusu boşlukta, havada asılı duran bir meseledir. Ben Mehdiyi beklemek yerine her birimizin Mehdi olması gerektiğini düşünüyorum. Mehdi olmak diyince akıllara başka düşünceler gelmesin aman. Allah’ın dini en yüce olsun diye uğraşan herkes, Mehdinin gelmesi halinde yapacağı iş ile meşgul oluyor, yani Mehdi oluyor demektir bu. O halde ne duruyoruz, daha fazla vakit kaybetmeyelim..

Selam ve dua ile..

Müslüm Zunluoğlu

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol